Donnerstag, April 18, 2024

Nurten Yılmaz: »Huzurumu kaçıran ve acilen halledilmesi gereken o kadar çok şey var ki«

SPÖ Ulusal Konsey Üyesi Nurten Yılmaz siyasetten çekiliyor. ZackZack Türkiye, siyasi ve aynı zamanda çok kişisel değerlendirmelerin yer aldığı büyük bir veda röportajı için kendisiyle buluştu. 

Hier geht es zur deutschsprachigen Version.

Gabriel Hartmann

Viyana, 21 Kasım 2022 | Kendisi Avusturya iç siyasetinin deneyimli isimlerinden biri: Nurten Yılmaz, 65 yaşında. Güçlü Viyana-Ottakring bağları olan Sosyal Demokrat, 2013 yılından bu yana Ulusal Konsey üyesidir. Konsey’de olmadığı zamanlarda Rapid’de. ZackZack Türkiye röportajında geri çekilme nedenlerinden, kadın cinayetlerinden, demokratik seçimlerin zarar verici aşırılıklarından ve kendi Türk-Avusturya geçmişinden bahsediyor.

ZackZackTürkiye: Çalkantılı bir dönemde siyasetten ayrılıyorsunuz. Yeni seçime gidilmesini bekliyor musunuz ve Rendi-Wagner’in şansölye adayı olmasını ister misiniz?

Emin olduğum bir şey varsa o da sayın Rendi-Wagner’in şansölye adayı olacağıdır, kendisine çok başarılar diliyorum ve çok iyi bir iş çıkaracağından hiç şüphem yok.

En fazla 65 yaşıma kadar parlamentoda olacağıma yıllar önce karar vermiştim. Eğer yeni seçimler geçen yıl olsaydı, 64 yaşında tekrar aday olmazdım. Normal şartlar altında yeni seçimlerin olabileceği görüşü her zaman vardı.

Hatta, iktidar partisi Avusturya Halk Partisi’nde (ÖVP) ortaya çıkan tutarsızlıklar nedeniyle daha önce bile yeni seçimler olabilirdi, çünkü koalisyon ortağı o saatten sonra artık koalisyonu sürdürmek istemezdi.  Pandemi ve buna paralel olarak savaş, her gün yaşadığımız bu sefaletin giderek daha da ikincil hale gelmesine yol açtı. Bu beni daha da çok korkutuyor. Yeni seçimlerle bugüne kadar yaşanan sorunlardan kurtulamazsınız. Ancak Avusturya’nın hukukun üstünlüğünü sorgulamasına ve demokrasi konusunda uluslararası sıralamada aşağılara düşmesine neden olan kişilerden hesap sorabilirsiniz. Seçim demokrasisine indirgendik, bu benim için yeni seçimlere evet ya da hayır demekten daha büyük bir sorun. Bu noktaya nasıl gelindi? Bundan kim sorumlu?

(c) ZackZack/Christopher Glanzl

NR Başkanı Sobotka yüksek makamına zarar verdi mi ve hala tolere edilebilinir mi?

Bu kişinin sayın Başkan Sobotka ya da bir başkası olması fark etmez. Şansölye’nin partisinin neredeyse tamamı bu durumdan etkileniyor, dolayısıyla hala orada oturup oturmaması önemli değil. Şansölye Nehammer, tüm bu anlaşmalar yapılırken sanki Genel Sekreter olmamış gibi davranıyor. Kim daha erken çekilmeli? Burada özellikle başkana odaklanıp da diğerlerini konu dışı bırakmak istemiyorum.

Geçen yıl Avusturya’da 31 kadın cinayeti işlendi, bu yıl ise 28. Siyaset kadın cinayetlerine yönelik ne yapabilir?

Tabii ki tek bir tarifi yok, birkaç tane var. Siyah-mavi hükümetle birlikte birçok önlem öylece kaldırıldı. Siyah-mavi koalisyonu iki yıl boyunca hükümette kaldı ve bu süreçte vaka konferanslarını kaldırdı. Bu, Sosyal Demokrat Kadın Bakanlığı döneminde tüm Avusturya’ya yayılan bir pilot projeydi. Kadına yönelik bilinen saldırılar veya şüpheli durumlar, Kadın Danışma Merkezleri, Kadın Sığınma Evleri, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve polis ile koordineli bir şekilde ele alındı. Bunun adı yüksek riskli vaka konferanslarıydı. Örneğin diyelim ki, uzaklaştırma yasağı verildiği halde erkek hala kadın ya da aile için bir tehlike arz ediyor, bu konferanslarda bu ve benzeri deneyimler her zaman tartışılıyordu. Bu, tüm Avrupa için örnek teşkil eden bir modeldi.  FPÖ’ye hiç uymadığı ve ÖVP’nin de umurunda olmadığı için bir alternatif sunulmadan kaldırıldı. Bu sosyal demokrat bir modeldi. Yeşiller döneminde işlerin artık farklı olacağını düşünmüştüm ama bocalıyorlar. Bu kurumu, risk altındaki kadınlara yönelik bu ağı yeniden hayata geçirmek istiyorum. Üstü kapatılan o kadar çok şey var ki. İvedilikle bakılması gereken ama göz ardı edilen çok konu var. Az önce Linz’den emekli bir Alman profesörle telefonda konuştum; kendisi mültecilere özel olarak Almanca öğretiyor ve böylece mültecilerin entegrasyon sınavlarını geçmelerini sağlıyor. Çok çaresiz durumda ve Avusturya Entegrasyon Fonu yeterli çabayı göstermiyor. Dolayısıyla ilerleme sarf edilmiyor.

(c) ZackZack/Christopher Glanzl

Federal Cumhurbaşkanı Van der Bellen mültecilerin çadırlarda barındırılmasını eleştiriyor. İçişleri Bakanı Karner, barınma hakkına sahip olmayan mültecilere çadırlarda kalmaktan başka çözüm getirilemeyeceğini savunuyor. Karner’nın bu açıklamasına ne diyorsunuz?

Cumhurbaşkanı Van der Bellen biraz daha hızlı davranmaya başladı, en azından çadırlar kurulduktan bir ay sonra konuştu. İçişleri Bakanı Karner ne yapması gerektiğini bilmiyor. Kendisine söyleneni de yapmıyor çünkü bu ÖVP doktrininin temel ilkesine, yani bu çirkin görüntüleri üretmek ve her zaman korku aşılamak ilkesine, aykırı olurdu. İnsanların kışın bu tür çadırlarda yaşaması sadece insanlık dışı değil, aynı zamanda şehirdeki tüm insanlar için gerçekten aşırı bir yük. İnsan çadırda yaşamaz. Kendisi bunu başaramadı ve elbette selefleri de başaramamıştı. İçişleri Bakanı Karner, Parlamento’ya girdiğimden bu yana ÖVP’li yedinci İçişleri Bakanı. Bu durumun değişmesini istemiyorlar, STK’ları ve uzmanları dinlemiyorlar. STK’ların bir amacı var, insancıl barınma koşulları istiyorlar ve politikacıların görevlerini üstlenmek onların işi değil. Strasser’den bu yana hala bu maço “mia san mia” tavrı devam ediyor. Zavallı polisler, bunu kimse söylemiyor, orada konuşlanmışlar, ellerinden hiçbir şey gelmiyor. Her şey Strasser Bey ile başladı: ortalığı bulandırmak, devleti germek ve her işte bir parmağı olmak, ama sonunda hiçbir şey elde edememek. Sesi çıkmayan insanların sırtından siyaset yapmak kolaydır. Tüm bu yaşananların korkakça ve alçakça olmasının sebebi de bu.

Avusturya, Avrupa’daki en kısıtlayıcı vatandaşlık yasalarından birine sahiptir. SPÖ liderliğindeki bir hükümet bunu değiştirme azmine sahip olacak mı?

Artık parlamento üyesi olmayacağım. Benim ve diğer pek çok kişinin yaktığı meşalenin yanmaya devam etmesi gerektiğine inanıyorum. Vatandaşlık yasasının çok kısıtlayıcı olduğuna ve entegrasyonu teşvik etmediğine dair oybirliğiyle alınmış bir federal parti kararımız var. Herkes entegrasyon uzmanı, herkes entegrasyon için can atıyor ama insanların yoluna taş koyan bir yasa var. Bir sonraki Şansölye sosyal demokrat olacak ve diğer pek çok şey gibi bunun da bir koşul olmasını bekliyorum. Bir sosyal demokrat için, kadınların oy kullanma hakkına sahip olmadıkları dönemdeki koşullara halihazırda sahip olmamız kabul edilemez. Bazı bölgelerde halkın %52’sinin oy kullanmasına izin verilmemektedir. Bu olur şey değil.

Avusturya’ya genç bir kız olarak geldiniz, gurbet sizin için ne ifade ediyor?

Gelip geçen bir his. Yabancılık böyledir. Gurbet, 60’larda bugünkünden tamamen farklı bir şey ifade ediyordu, çünkü bu uzaklık artık yok, bu gurbet artık o kadar uzakta değil. Her dönemin bir ve aynı kelime ya da bir ve aynı duygu için kendi tanımları vardır. 60’lı yıllarda Gurbet’in yarattığı bu yabancılığı ve memleket hasretini o kadar çabuk gidermek mümkün değildi. Bugün bunu başarabiliyorlar, hepsi değil, özellikle de mülteciler, ama gönüllü olarak gelenler, onlar için işler değişti.

(c) ZackZack/Christopher Glanzl

Aileniz burada neleri özledi, Avusturya’da ne gibi zorluklar yaşadılar?

Hatırlıyorum, artık gündelik sorun olmuştu, annem ne pişireceğini bilmiyordu çünkü sebze bulamıyordu. Bunların hepsi 60’lı yıllara aitti, bugün ise tamamen farklı zorluklar söz konusu. Göçmen kadınlar bu yüzden sorun yaşamıyor mu? Evet yaşıyorlar, tıpkı eskiden olduğu gibi. Viyana’da birbirlerini ara sıra gören ailelerin birbirlerine Naschmarkt’ta patlıcan bulunduğunu söylediklerini hatırlıyorum, yani telefon da yoktu. Biber dolması, Avusturya’da yaygın olan kalın etli biberlerle değil, ince kabuklu biberlerle yapılır. Annem çok zeki bir kadındı. Kendisi için kıyma makinesini önce sığır etiyle temizleyen ve sonra kıyılmasını istediği parçayı kıyan bir kasap buldu, çünkü bundan önce içinde domuz eti olabilirdi. Kasabın başaramadığı tek şey ona Rindfleisch (sığır eti) dedirtmekti, o her zaman Ringfleisch derdi.

Ailenizin geri dönmek için planları, acil durum planları var mıydı?

Evet, her zaman aklımızın bir köşesindeydi: geri döneceğiz. Annem öngörülü bir kadın olduğu için bir noktada şunun farkına vardı: geri dönüş yok. Yalnız babam geri dönme inancıyla 56 yaşında nispeten erken öldü. Bu acil durum planı bile değildi, bu A planıydı. Annemin bizden talebi bir çıraklık, bir mesleki eğitim tamamlamamızdı. B planı çok daha sonra geldi, çünkü 16 yaşından itibaren her şeyin bittiğini anladılar. Ve sonra acil durum planı devreye girdi (gülüyor), ama her zaman A planıydı öncelikliydi.

Mein-Reisinger (NEOS) NR’de ÖVP’nin yolsuzluk skandallarıyla bağlantılı olarak “sahte ve satın alınmış bir seçim zaferinden” bahsetti. Böyle bir kelime seçimi (getürkt) sizi rahatsız ediyor mu yoksa siyasette buna tahammül etmek mi gerekir?

Hem evet hem hayır. Bu gibi şeylerin her zaman ağızda bıraktığı tuhaf bir tadı var. Bu kelimeler öyle kelimeler ki, söylediğinde ne denmek istendiğini tam olarak anlıyorsun. Entegrasyon kelimesi için de aynı şey geçerli, herkes ne anlama geldiğini hemen biliyor. Beni daha çok rahatsız eden şey ise NEOS’un artık muhalefet rolünden “Yeşiller yerine alternatif oluruz” rolüne bürünmüş olması.

Avusturya’da ırkçılık bir sorun olarak yeterince tanındı mı?

Sanırım öyle, evet. Ancak kurumlarımızda ve bazen garip kararlar veren hâkim ve savcıların eğitiminde duyarlılık eksikliği olduğunu düşünüyorum: şimdi bu ırkçı mıydı, değil miydi? Bu hassasiyet bende eksik.

Aslında tanındı, yani bunun bu şekilde kabul edilemeyeceği ve kendiliğinden ortadan kalkmayacak bir şey olduğu, bunun bir moda olmadığı kabul edilmiştir.

(c) ZackZack/Christopher Glanzl

Siyasette temsilin önemli olduğunu söyleyebilir misiniz?

Tabii ki. Özellikle ırkçılık deneyimi olan kişiler, sorunun nereden kaynaklandığını çok iyi formüle edebilirler. Güzel olan şu ki, bugün cumhuriyetin kuruluşundan bu yana hiç bu kadar çeşitliliğe sahip olmamış bir parlamentoya sahibiz. Ama örneğin göçmenlerin ırkçı olmadığına inanmayacaksınız; yani bu dünya çapında bir sorun, cinsiyetler arası, etnik kökenler arası, dinler arası, kamplar arası.  “Bunu istemiyoruz” ilkesi ve her zaman ne yapmamız, neyi geliştirmemiz gerektiğine bakmak, ırkçılığa karşı mücadelenin temelidir.

Rol modelleriniz var mıydı?

Elbette her zaman, tabi ki kadın politikacılar, ancak isim vermek istemiyorum çünkü o zaman isimlerini söylemeyi unuttuklarıma haksızlık etmiş olurum. Ama örneğin 2015 yılında Kärnten’e gelen beş çocuklu Afgan bekar bir anne benim için bir rol model, bunu yapabilir miydim bilemiyorum.

Şu anda zor bir ekonomik dönemden geçiyoruz. Avusturya’daki farklı topluluklardan gençleri ne yapmaya teşvik edersiniz?

Meraklarını yitirmesinler ve kendileri için gerçekten bir yaşam planı yapsınlar ve bu yaşam planı doğrultusunda kendilerini eğitsinler. Çok fazla hata yapılabilir, eğitim yarıda bırakılabilir, sadece mecburi eğitim tamamlanabilir, ama bunlar sorun değil. Nereden gelirlerse gelsinler utanmamalılar ve ebeveynlerinin yaptıklarıyla gurur duymalılar ve “ben gurur duymak istiyorum ve çocuklarım da benim yaptıklarımla gurur duymalılar” demeliler. Kısacası eğitim görmek, meraklı kalmak ve sizi soyutlamalarına izin vermemek.

Titelbild: APA Picturedesk

Gabriel Hartmann
Gabriel Hartmann
Reporter für türkisch-österreichische Gschichten. Beobachtet die Entwicklungen und den Wahlkampf in der Türkei. Dil kılıçtan keskindir.
LESEN SIE AUCH

Liebe Forumsteilnehmer,

Bitte bleiben Sie anderen Teilnehmern gegenüber höflich und posten Sie nur Relevantes zum Thema.

Ihre Kommentare können sonst entfernt werden.

Jetzt: Polizeiäffäre "Pilnacek"

Denn: ZackZack bist auch DU!